Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (PUAM), çevrimiçi açılış programıyla faaliyetlerine başladı.
Açılış programı; Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Musa Duman ve Merkez Müdürü Doç. Dr. Itır Tarı Cömert’in açılış konuşmalarının ardından Doç. Dr. Gaye Saltukoğlu moderatörlüğündeki panel ile devam etti.
“Çocukluk travmalarının etkileri uzun yıllar sürebilir”
Klinik Psikolog Emre Konuk psikolojik travmayı iyileştirmede ailenin gücünden bahsederek, EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) tekniğinin travmaya müdahaledeki önemini anlattı.
Çocukluk travmalarının yetişkinlikte yaşanan olaylar üzerinde büyük etkisi olduğuna dikkati çeken Konuk, “Bir ailede travmatik süreçler yoğun gerçekleşmişse aradan uzun yıllar da geçse bunun etkilerini görürüz. Çocukluk çağı travmaları; yetişkinlikte yaşanan doğal afet, kaza, beklenmedik ölüm gibi travmatik olayların ardından travma sonrası stres bozukluğu yaşanma olasılığını arttırır.” dedi.
1999 Marmara depreminin üzerinden 20 yıl geçtikten sonra deprem mağdurlarıyla yaptıkları çalışmanın sonuçlarını da paylaşan Konuk, “Bu çalışmada aile içi travmatik süreci yoğun yaşamış bireylerde travmatik stres bozukluğu olduğunu gördük. Bu ailelerde çocuklar savunma mekanizmalarını öğrenemez. Öğrenemediğinde de dayanıklılık yani travmalarla baş etme kapasitesi düşer. Eğer travmatik süreçleri yoğun yaşayan bir aileye mensupsanız, bir afete maruz kaldığınızda kalıcı etkiler meydana gelir.” diye konuştu.
“Zorluklar karşısında baş etme becerisi de var”
Ruhsal travma alanında uzmanlaşan Psikolog Cumhur Amasyalı, bir psikolog olarak afet bölgesinde olmayı ve afet bölgesinde psikolojik travma ile çalışmayı hem afetzedeler hem de psikologlar perspektifinden ele aldı. Psikolojik travma ile çalışırken değişen alanlarda değişen yetkinliklere dikkati çeken Amasyalı, afet bölgesindeki psikologların kendi psikolojik sağlamlıklarını korumaları gerekliliğine ve bununla ilişkili olarak izlenebilecek protokollere vurgu yaptı.
Olaydan sonraki bir aylık erken dönemde terapiden çok psikolojik ilk yardım sağladıklarını ve mağdurları yaşadıkları olayla ilgili bilgilendirdiklerini dile getiren Amasyalı, “Bir kişinin yaşam boyu en az bir travmatik olaya maruz kalma olasılığı yüzde 80’dir. Travma sonrası stres bozukluğu yaşama oranı ise yüzde 8’dir. Bu yüzden ikisinin ayrı düşünülmesi gerekiyor. Bu bize şunu gösteriyor. İnsanlar zorlayıcı yaşama maruz kalıyor ama baş etmekle ilgili becerileri ve kaynakları da var. Erken dönem müdahalelerinde kişinin bu kaynaklara ulaşmasını ve fark etmesini sağlamaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de biz duygusu çok güçlü”
Sosyal Psikolog Nebi Sümer ise beklenmedik tehditler karşısında bireysel kimlikten sosyal kimliğe geçiş olgusu ile afetlerde sosyal destek, dayanışma ve yakın ilişkilerin önemine dikkati çekti. Sümer, grup uyumu ve kolektif davranışın dinamiğini paylaşırken, belirsizliğin yarattığı kaygıya ilişkin bilgi paylaşımında bulunarak afet, tehdit ve özellikle içerisinde bulunduğumuz pandemi döneminin sosyal psikolojik yönden nasıl yönetilebileceği üzerinde durdu.
Büyük toplumsal olaylarda travmaların önlenmesi ve başa çıkılmasında asli unsurun insan davranışlarının iyi yönetilmesi olduğuna işaret eden Sümer, Covid-19 pandemisi ile bu unsurun daha iyi anlaşıldığını ifade etti.
Beklenmedik tehditler karşısında akla ilk ölüm korkusu geldiğini ve bunun da panik duygusuna yol açtığını söyleyen Sümer, “İnsanların duyguları sıcakken ‘biz’ duygusu iyi yönetilirse süreç de iyi yönetilmiş olur. Türkiye’de biz duygusunun ne kadar güçlü olduğunu son İzmir depreminde de gördük. Enkaz altından ses duymak için oluşturulan sessizlik anları bize kolektif uyumun mükemmel hâlini gösterdi. Bu sosyal destek ağı ilk duygusal tepkiyi yatıştıran en güçlü duygudur, kültürümüzün bir parçasıdır.” değerlendirmelerinde bulundu.
Yaklaşık 500 dinleyicinin yoğun ilgisiyle 2,5 saat süren açılış programı soruların cevaplanması, dilek ve temenniler ile sona erdi.
Merkez hakkında
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (PUAM), bireysel ve toplumsal çalışmalar yapmak, klinik psikoloji yüksek lisans ve doktora programlarını desteklemek üzere 2020 yılında faaliyete geçti.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi mensuplarına ve halka açık bir şekilde çalışmalarını yürütecek olan Merkez, çocuk-ergen ve yetişkinlere yönelik psikolojik yardım hizmetlerinin yanında çeşitli eğitimler ile alanda çalışan meslektaşların gelişimlerine bilimsel ve yenilikçi katkılar sunmayı hedefliyor.